gerçekten bir yolculuk olduğu için midir ki yaşam, her yola koyulduğumda beni üzerine düşündürüyor. ve cevapsız bırakıyor.
nereye?
gerçekten bir cevabım yok. kendi cevabımı veremiyorum en azından.
ve bu durum ile ilgili gerçekten canımı sıkan birşey var ki; o da bu durumun gerçekten canımı sıkmaması.
sıkışmış hissediyorum. güpegündüz üsküdardan beşiktaşa geçerken bir klostrofobi atağı örneğin...
içimde belli belirsiz bir birşeyler yapmak isteği. aslında belirsiz olan istek değil sanırım, belirsiz olan ne yapacağım kısmı, ne yapmak istediğim kısmı. içimdeki istek vücut bulup, libas giyinip insana karışamıyor. benimle bile yan yana omuz omuza gelemiyor.
içimde gibi, düşüncemde gibi... gibi gibi...
belli belirsiz ve gibi. kendimi nitelemek için kullanabildiğim sıfatlar bunlar işte. aslında çok da iyi anlıyorlar beni.
zayıf sıfatlar olmalarına rağmen beni nasıl da alabildiğine ortaya koyuyorlar.
belli belirsiz bir gibiyim ben.
Monday, 2 May 2011
Tuesday, 29 March 2011
benzemez kimse sana.
başka şeye benzemiyor ruhun susuzluğu. ne çeşme suları, ne meyve suları ne de okunmuş sular fayda vermiyor bu susuzluğa. uçsuz bucaksız uzanan bir çölde bitmeyen bir arayış benimkisi. tekrarlanan bir aldanış. vahalara daldırıp kum yutturuyor nefsim. suya dilenen dudaklarımın çatlaklarına kum taneleri doluyor. dilime çamurun tadı geliyor, dişlerimde bir taşı ısırmanın hissi...
gül güneştir yüzün.
gündüzü sever çocuklar.
neden?
beyoğlunda bir gece yarısı
görülmez sokaklarda bir çocuk
elinde bir bez bebek, ayağında patlak bir top ya da.
görsemde kanmam cüssesine zaten
şekeriyle birlikte çocukluğu da alınmış elinden
biçare farketmeden.
büyümek.
büyüdükçe neler değişir.
ne artar küfede ne eksilir .
neden çocuklar güneşe aşık,
adamlar karanlığa müptela
neden?
neden?
beyoğlunda bir gece yarısı
görülmez sokaklarda bir çocuk
elinde bir bez bebek, ayağında patlak bir top ya da.
görsemde kanmam cüssesine zaten
şekeriyle birlikte çocukluğu da alınmış elinden
biçare farketmeden.
büyümek.
büyüdükçe neler değişir.
ne artar küfede ne eksilir .
neden çocuklar güneşe aşık,
adamlar karanlığa müptela
neden?
believe, be alive
inanmak insanlara
gözlere inanmak
gülüşlere
omuzlara inanmak
bir davaya inanmak
davalara inanmak
sadece inanmak
boyluboyunca inanmak
inandım
biraz asi
biraz fevri
kış ortasında çırılçıplak bir ağaç
yalınayak bir dilenci
anlaşıl(a)mamak
belki de anlatamadım
kimbilir
anlayamadım
ama denemek
haddince ve usulünce
vazgeçmek
insanca
insana dair
dişlerini bileyen bir hüzün anlaşılamamak.
Saturday, 12 February 2011
karşıla(ş)mak
selam.
varoluşsal ve dışavurumsal bir mesele bu. yazmak aynı anda ikisidir benim için. sadece yazmak değil, aslında sanatsal, bilimsel ve felsefi tüm çabalar bir varolma mücadelesidir, ya da var olmaktır başlı başına. bitkisel ve hayvansal yaşam göstergelerinin dışında ve üstünde, insani bir vasıf ve belki bir ihtiyaçtır dışavurum. bu yüzden düşünen ve üreten insan; edilgen bir varlıktan etken bir varoluşa yükselmektedir bence. zaten var edilmişliği, var olmaya çevirmek az şey değil. insan olmak az şey değil çünkü.
fakat tek başına dışavurum ile bitmiyor maalesef. her dışavurulan düşünce ya da duygu bir iletidir, ve bir muhataba müştak ve mahkumdur. bu noktada okuyucu ya da seyirci devreye giriyor.
yani sen.
bu yüzden beni anlayan bu girizgahı yazdım sana. sen olmasan çünkü, ben olamam.
bilmiyorum farkında mısın. şu anda bu satırları okurken, beni var ediyorsun.
teşekkürler.
varoluşsal ve dışavurumsal bir mesele bu. yazmak aynı anda ikisidir benim için. sadece yazmak değil, aslında sanatsal, bilimsel ve felsefi tüm çabalar bir varolma mücadelesidir, ya da var olmaktır başlı başına. bitkisel ve hayvansal yaşam göstergelerinin dışında ve üstünde, insani bir vasıf ve belki bir ihtiyaçtır dışavurum. bu yüzden düşünen ve üreten insan; edilgen bir varlıktan etken bir varoluşa yükselmektedir bence. zaten var edilmişliği, var olmaya çevirmek az şey değil. insan olmak az şey değil çünkü.
fakat tek başına dışavurum ile bitmiyor maalesef. her dışavurulan düşünce ya da duygu bir iletidir, ve bir muhataba müştak ve mahkumdur. bu noktada okuyucu ya da seyirci devreye giriyor.
yani sen.
bu yüzden beni anlayan bu girizgahı yazdım sana. sen olmasan çünkü, ben olamam.
bilmiyorum farkında mısın. şu anda bu satırları okurken, beni var ediyorsun.
teşekkürler.
Subscribe to:
Posts (Atom)